Bir sırt çantam olmalı benim, içinde birkaç önemli eşyam sadece. Ve ben yollarda olmalıyım, başka başka şehirlerde, başka başka insanlarla, başka başka öykülerde. Hiçbir zaman bulamayacağını içten içe bilse de hanını arayan bir yolcu gibi olmalı benim varlığım. Her seferinde hem bir geri dönüş hem de bir terk ediş gibi.
Ölüm bu aralar kurulan bütün cümlelerin tek öznesi. Göz önünde yaşananlar görmezden gelemiyoruz artık. Diz boyu; üzerinden atlayıp da devam edemiyoruz yola. Her ses birbirine karışıyor, her yerde kocaman bir uğultu. Suç arıyoruz sürekli, suçlu arıyoruz. Kimi zaman kaderi kılıf yapıyoruz yaşananlara, kimi zamansa hayatı.Taşın altında en çok kimin eli var, diye soruyoruz da birbirimize sürekli, kendi ellerimizi her seferinde görmezden geliyoruz.
Uğruna gözümüz kapalı cinayetler işlediğimiz, kendi kızlarımızı, çocuklarımızı hiç düşünmeden kurban ettiğimiz, her şeyin üstünde ve ötesinde tuttuğumuz ahlak ve namus konusuna bu kadar bağlıyken, bu derece önem verirken ahlaksızlığın ve namussuzluğun diz boyu olmasını, bu derece fazla olmasını neye bağlıyorsunuz?..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder